Dienstag, 18. Mai 2010

SİLKELEMEK

Enflasyon ilkel toplumlardan günümüze kadar toplumların yasamlarında etkin bir rol oynamıştır.
İlkel toplum kabile yöneticileri ile günümüz iktidarlarının etkin tedbir almaya zorlamıştır.
İlkel toplumlardan Filipinli kabileler silkeleme metodunun mucidi.
Nedir bu metod?
Kabile reyisi her yıl üretimden düşen yaşlıları belirlemek için palmiye ağacına çıkartır
kabilenin en güçlü gençlerine hızla şilkeletirmiş.
Yaşlılar can havli ile palmiye ağacına okadar çok sıkı sarılırlarmışki bazen ağaca yapışarak
öldükleri bile olurmuş.
Ağaçtan düşmeyenler silkelenmeyi atlatırsa bir yıl daha yaşamasına izin verilirmiş.
Ağaçtan düşenler enflasyon kurbanı oluri, canlı canlı toprağa gömülürmüş.
Biz de bu metodu uygulamaya koysak,
Bankaların içini hile ile boşaltanları..
Hayali ihracatcıları
Mafya ağalarını..
Enflasyondan en çok etkilenen sabit gelirlilere (Emekliye-küçük esnafa-memura-küçük çiftciye )bir silkeletsek olmaz mı ?
ONLAR BİR SİLKELER İSE adamlar uzayın boşluğunda döne döne onuncu gezegeni oluştururlar.
Hiçbir gezegen onları kabul etmez,uzay boşluğunda döne döne yine bizim başımıza düşerler.
Bir başka çözüm bulmalıyız!

İslam ve Kadın Hakları

Bugün ülkemizde yaşayan müslüman Türklerin çoğunluğu, kadınların siyasal ve sosyal haklara kavuşmalarını, Atatürk devrimleriyle fakat islam dininin emirlerine karşı olan konularla gerçekleştiği inancındadırlar.Oysa, islam'ın kadına tanıdığı, fakat çeşitli tarihi nedenlerden ötürü uygulamadaki örnekleri az bulunan haklarla günümüzde yaşayan kadınların hak ve özgürlükleri karşılaştırıldığı zaman görülen farklar aile ve miras hukukunun bazı ayrıntılarıyla ilgilidir.

Kadınların çeşitli meslek dallarında çalışmalarının, gerek büyük idari makamlara gelmeleri suretiyle yurt hizmetinde bulunmalarının islamiyet bakımından hiç bir sakıncası yoktur.Hazreti Peygamber'in hayatı ve müslümanlığı çok dikkatle incelendiği Anıt Kabir Müzesi'ndeki kitaplarda ve bunların üzerindeki sayısız notlardan açıkca görülen M.K.Atatürk,İslam'ın kadınlara tanımış olduğu hak ve özgürlüklerin pek çoğunun özellikle Osmanlılar çağında hangi nedenlerle ortadan kaldırıldığını pek iyi biliyordu.Hiç kuşkusuz onun bu incelemeleri sonunda; kadın hakları bakımından ulaştığı sonuç;Batılı kadınların bile yakın yıllara değin elde edemediği bir düzeyde idi.

Gazi Mustafa Kemal İmparatorluk devrinde; satın alınabilir bir süs eşyası gibi davranılan ya da bir iş gücü gibi değerlendirilen;kendisine sosyal ve siyasal hiçbir hak tanımayan müslüman Türk kadınına islam'ın da kabul ettiği eski geleneksel haklarını yeniden ;tanımayı yeniden doğan Türk Devleti'nin sağlam temellere dayanmaktaki gücünü arttırmak için zorunlu gördü. Bu yolda atmış olduğu adımlarla elde ettiği başarılar yalnız geri kalmış ülke insanlarına değil Fransa ve İsviçre gibi gelişmiş ülkelere de örnek oldu.

Atatürk,Türk kadınına,meslek sahibi olmanın sanatın,bilimin ve sosyal hayatın kapılarını ardına kadar açtı.O'nun kendi rızası olmadan evlendirilmesini, dövülmesini,hor görülmesini kanunlarla önledi.Bunlardan biri islama aykırı ya da karşı değildir.Yanlız,Hanefi Mezhebi'nde usulen zorla evlendirilme hakkı vardır. İslamın kadınlara tanımış olduğu seçme hakkını kesinlikle kanıtlayan iki örnek:Bunların ilki Akabe biatlarında sade erkeklerin değil, kadınların da yer alması, ikincisi M.630 da, Mekke'nin fethedilmesi üzerine kadınların da Hazreti Peygamber'in önüne gelip, ona biat etmeleridir.Yani, onun davet ettiği islam dinine ve dünyevi şefliğine itaate söz vermeleri,oylarını belirtmeleridir.

Şu halde bütün hayatını milletinin ilerlemesine adamış olan büyük insan Mustafa Kemal Atatürk, kadınlara seçme hakkını tanıtmakla Hazreti Peygamber'in gittiği yoldan gitmiştir.Kadınların meslek sahibi olmalarına sosyal ve siyasal hayatta rol almalarına gelince, bu alanda yapılan incelemeler de şu sonucu vermiştir ki,islamın doğuşundan bu yana kadınlar fırsat buldukça, askerlikten vaizliğe,profesörlükten kılıç ustalığına, müzik yapımcılığından vezirliğe,hükümdarlığa kadar bütün alanlarda görev almışlardır.İslam dini kadını toplumsal hizmetlerden alıkoymamıştır,tersine ona sosyal hakların en önemlilerini tanımıştır.Bunu pek iyi bilen büyük önder ATATÜRK,ortaçağdan beri,çeşitli sosyal nedenlerle gasp edilmiş olan bu en doğal kadın haklarını kanunlarla yeniden toplamış geliştirmiş ve onlara günümüzün uygar düzeyinde bile saygı duyulan,örnek tutulan bir nitelik kazandırmıştır.Bugün islamın doğduğu topraklarda kadınların ARABA KULLANMASI YASAK!Seçme ve seçilme hakkı yok,bazı ülkelerde sınırlı.

DİYORUM Kİ !

Özgür, yaratıcı ve atılımcı birey olmak her insanın en doğal hakkıdır.Ancak yaşadığımız ortamda bizi kuşatan tutucu gelenekler, aldığımız eğitim; gizli güçlerimizin ya da yaratıcı yeteneklerimizin otaya çıkmasına olanak tanımıyor, fırsat vermiyor.

Geleneksel eğitimin mayası ve felsefesi korkuya dayanıyor. Bu felsefenin ortaya çıkardığı silik kişi, hiçbir zaman birey ve ya da yurttaş olamıyor; güç karşısında boyun eğen kul ya da köle oluyor.Kul tipi insansa ezilmişliğine isyan etmiyor; haktan haklıdan yana tavır koyamıyor, güçlüye boyun eğiyor.

Üretici, yaratıcı ve de atılımcı insan yetiştiremeyişimizin nedenlerinden biri, hiç kuşkusuz, geleneklerimizi ve eğitimimizi besleyen korkudur. Beşikten mezara kadar sürüp giden türlü korku ağlarının içinde şekillenir beynimiz ve ruhumuz: Ana-baba korkusu, şey-tan korkusu, mezarlık korkusu, jandarma korkusu vb korku zincirlerinin halkası yaşamımızın her döneminde sarmalar bizi.Bu korku zincirleridir ki, yaratıcı, yeteneklerimize, üretici yanlarımıza ket vurur: Dahası bizler, bize öğretilen çaresizliklerin, hiç ayrımına varmadan kurbanı oluveriyoruz.

Oysaki uygar ve çağdaş dünyada korkunun yaşamda yeri yok. İnsan yaşamına akıl ve bilim yön veriyor. Bu yüzden olacak ki, insanlığa yararlı keşif ve icatları, bilimi kendine kılavuz yapan o dünyanın insanları üretiyor.Kâşifler, alimler hep o korkusuz dünyadan; Batı’ nın aklı, bilimi kılavuz edinen; korkuyu, hurafeyi fosil gelenekleri dışlayan anlayışından, özgür ortamından yetişiyor.

Üretmenin, yaratmanın temeline korku yerine sevgiyi yerleştirmeyi başarırsak, uygarlık yolunda yeni gelişmelere yelken açabiliriz. Toplumun nerdeyse tümünü kuşatan korku zincirini kırmak yine bizlere düşüyor. Halkımızı korku kültüründen beslenen egemen güçlerin anlayışından kurtarmak için, toplumun ileriye bakan zinde güçlerinin, bıkmadan, yılmadan daha çok savaşım vermesi gerekiyor. Ufukta. özlemini çektiğimiz çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmanın başka bir yolu da görünmüyor.

KARADENİZ NE ZENGİNİ?

KARADENİZ NE ZENGİNİ?

Dünyada bulunan 10 bin bitki türünün sadece 3 bini Türkiye de yetişiyor. Türkiye’nin gerçek hazinesinin doğal zenginliği olduğu, Karadeniz bölgesi doğal açıdan üzerinde yetişen bitki çeşidi bakımından dünya ölçeğinde önemli bir coğrafya olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.Bu zenginlik BİYO ÇEŞİTLİLİK KANUNU çıkmadığı için bölgemiz başta olmak üzere diğer bölgelerimizde yetişen bitki tohum ve soğansı bitkilerimiz sistemli olarak ne yazık ki. yurtdışına kaçırılıyor… Bu bitkilerden elde edilen ilaç ve ürünler dünya da marka olduğunda haberimiz oluyor, geçmiş ola! Pazarda satılan yeşil saplı beyaz taç yapraklar arasında sarı noktalı ,sümbül Fransız kozmetik sanayinde üretilen parfümlerin koku kaynağı olarak dünyada marka oldu…!

Bölgemizde KAPALI EKONOMİ düzeyinde tarımsal üretim kabuğunu kırıp mikro ve makro üretim seviyesine dönüşebilir mi? Bölgemizde emek yoğun olarak yapılan tarımsal üretimin, makine gücü ile rekabet şansı olabilir mi? Son zamanlarda Organik tarım gıda sektöründe Pazar payını hızla artırıyor olması, kapalı ekonomiden, makro üretimde sıçrama yapabilir miyiz? Önce üretim yaparken akılda tutulması gereken: Üretim de en risk taşıyan yatırım TARIM olduğunu unutmamak gerekir.

Tarım da üretim girdilerini modern iş makineleri, ilaçlama, gübreleme, sulama teknikleri, toprak tahlilleri de yaparak tarıma yatırım yapsanız ürün garantiniz yok!

İKLİM KOŞULLARI YATIRIMINIZA İZİN VERECEK Mİ?

Bölgemizde yetişen meyve çeşitleri, meyve suları, marmelât ve reçel üretimine ne kadar hammadde oluşturur? Ordu kivisi tadı ve üretim hacmi bakımından marmelât üreticilerinin dikkatini çekiyor. El değmeden otomatik makinelerde paketleme ambalaj sorunları diğer bölge de kurulu firmalara fason üretim yaptırılmasında önemli gelişme sağlanması durumunda Ordu ekonomisi için sevindirici bir gelişme sağlanabilir.

Bal üretiminde Türkiye birincisi olan Ordu, ürettiği balı pazara arzda adı duyulmazdı. Ordu Arıcılar Birliği kurulana kadar.

Arıcılar Birliği Başkanı Necati AYDIN ve yönetim kurulu üyelerini kutlamak gerekir.Bal paketleme

tesislerinde alınan mesafe fındıktan sonra ORDU BALI MARKA OLACAK…! Gerçek bal üreticisinin kazancı artacak.

İKTİSATCILAR ORDU EKONOMİSİNİ DEĞERLENDİRİKEN ŞAŞKIN:

Ordu kapalı ekonomisindeki gelişmeler karşısında, mikro,makro ve klasik teoriler çöktü..!

Malthus’un nüfus geometrik dizi biçiminde artar (2.4.8.16.32.64…)Oysa gıda maddeleri aritmetik dizi biçiminde artar (1.2.3.4.5.6…) zamanla kişi başına gıda miktarı azalır. Gelişen teknoloji bu tür krizin yaşanmasını engellemiş olsa da, bölgemizde arazi yapısı ileri teknoloji kullanma imkânı vermiyor.

A-Göç

B-Toprak oranındaki artış!

C-Tarım da emek ve verimlilik sıkıntısı.

Karadeniz Bölgesi diğer illere göç vermede ilk sıralara yükselişi…

Tarımla uğraşan aktif nüfusun, azalması(üretim maliyetlerinde artış)

Mevcut ekilebilir toprak,bolluğa rağmen ,büyük aile yapısı günün şartlarına göre dağılması,toprağı işleyecek genç nüfusun olmayışı ‘’TOPRAKLARI ATIK BIRAKTI…!’’ Kapalı ekonominin geçmişte Ordu ekonomisine çok büyük katkısı vardı. Zamanla bu ekonomideki gelişmeler mikro pazarlara dağılarak

Ordu/ekonomisine gelir de sağlıyordu.

HİÇBİRŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK’’ Saniyede 68 M2 AKAN MELET ÇAYI, saniyede I3 M2 olarak akıyor artık. Eski özlemler, üretimler, dostluklar,

yardımlaşmalar, insani değerler, nostalji oldu.

Sevgi anlayışımız, değer yargılarımız,

dostluklar, sanal oldu, hiç kimse taşın altına elini sokmuyor. Toprak bize, biz toprağa küsmüşüz üretim toplumdan, tüketim toplumuna yöneldik! Bir kişinin gelirine 5-6 kişi bağımlı olacak..!

Yürürken yanan ışıklar, elini uzattığında sıcak, soğuk akan sular, düğmeye dokunduğunda sana hizmet veren makineler… Peki, bedelini kim ödeyecek? Genç nüfusun doğup büyüdüğü toprakları terk etmeleri,ekmeğini gelişen teknolojinin yoğun olduğu coğrafyalarda iş arama ve yerleşmeleri bölgemizdeki toprakların atıl kalmasını sağladı.Yoğun emek kullanılarak sağlanan ürün emeğin maliyetini de karşılamayınca,evler virane,tarlalar virane oldu..!Sonuç:

Karadeniz diğer illere göç vermede birinciliğe yükseliyor. Asgari ücret bir yana, çeyreğine bile razı olan gençlerimize imkân veremediğimiz müddetçe yakınmalar sızlanmalar devam eder, bu imkanlardaki gelirle 365 gün oruç tutsan yarınlar için bir yatırımı,geleceği bırakın, sokağa çıkıp eve dönemezsiniz..!

Her şeyin bir başlangıcı bir sonu vardır. Ne bir başlangıç yaptık, nede sona varmak için bir adım attık. Çözülmeyen denklem, sonu olmayan bir şey yoktur.

Yeter ki yüreğinin götürdüğü yola adımını at.

ÇÖZÜM bizde, birlikte iş yapmayı bir öğrenebilsek..!


‘’ZOR BİR SEVDADIR KARADENİZLİ OLMAK’’

...

11009

Mittwoch, 4. Februar 2009

ORDU EKONOMİSİ YAPISI VE TEMEL SORUNLARI

ORDU EKONOMİSİ YAPISI VE TEMEL SORUNLARI
(Bir iktisatcı gözüyle)

Ordu Türkiye haritasının doksanın da yer almış, en avantajlı özelliği önemli geçit yolları üzerinde bulunmasıdır, kara ve deniz ulaşımından imkânları bu güne kadar ekonomisine kazandıramamıştır.

Ordu”nun deniz kıyıları uzun olmakla birlikte bunlardan tarım ve sanayi yönünden istifade imkânları sınırlı kalmıştır.

Deniz ürünleri yönünden Karadeniz büyük bir potansiyele sahip olmakla birlikte teşkilatsızlık, kredi yokluğu, bilgisizlik gibi nedenlerle bu kesimden yeterince yararlanamıyoruz. Bölgemizde kapalı ekonomi düzeyinde tarımsal üretim kabuğunu kırıp mikro ekonomiden makro üretim seviyesine dönüşebilir mi? Bölgemizde emek yoğun olarak yapılan tarımsal üretimin makine gücü ile rekabet sansı olabilir mi? Son zamanlarda organik tarım gıda sektöründe Pazar payını hızla artırıyor olması kapalı ekonomiden makro ekonomik üretime geçebilir miyiz?

Yüze yakın balık çeşidinden 6–7 balık çeşidi türüne düştük. İç sularımızda, su ürünleri üretimi için, geniş bir potansiyel olduğu yapılan çalışmalardan ortaya çıkmıştır,

Arazinin engebeli oluşu, tarım bakımından verimsiz arazinin çoğalmasına sebep olmaktadır,

Ordu’da çiftçi traktörle tarlaya giremiyor. Traktörle tarım yapma imkânı % 5,7 dir. Gerçek usulde bir adet bile vergi mükellefi yoktur. Tarım dolaysıyla köyle şehri ayıran derin farklar sanayileşme ilerledikçe azalmakta, ekonomiyi ikiye ayıran düalite yok olmaktadır. Ordu iktisaden geliştikçe ve sanayileştikçe, buna bağlı olarak, tarım kesimi de değişmektedir. ORDU BUNU BAŞARAMADI!

İktisadi gelişme sonunda tarımda çalışan nüfus oranı düşmekle beraber, en ileri şehirlerde bile bu kesimin nüfus sayısı büyük rakamlara ulaşmaktadır, Ordu’da tarımdaki gizli işsizlik

Ve tarım ürünlerindeki fiyat istikrarsızlığı, mevcut ekilebilir tarım arazilerinin ekonomik olmaması nedeni ile her geçen gün atıl kalmaktadır. Sanayi kesimindeki işsizlik, genç nüfusun göç hızını artırdı. Karadeniz bölgesi başta Ordu olmak üzere dışarı ya göç verme oranında TÜRKİYE birinciliğine yükseldi.

Ordu tarım sektörünün Türkiye ekonomisi bakımından önemini gösteren ikinci kriter milli gelir içindeki oranıdır. Tarımsal gelir, Ordu’nun fındık ihracatı iki milyar dolar ile tarım ürünleri ihracat kaleminin ilk sırasına oturur.

Türkiye’nin ihracat yapan ilk 500 firması arasına giren 6 firmanın 5 adedi fındık ihracatındandır. Bu gerçek ortada iken maalesef son bir iki yılda fındık üzerinde oynanan oyunlar, fındık üreticisini çok zor bir durumda yakalamıştır,

ORDU tarım sektöründe verimi artırmak için daha fazla sermaye kullanan teknolojileri seçmek zorundadır, Modern tarım usullerini geliştirmek ve ENTANSİF tarım metodunun uygulanması sanayileşme ile beraber yürürse bir sonuca ulaşılır. Sanayileşme emeğin hammadde ile kaynaşmasını mümkün kılarak milli serveti artırır. Ordu’da arazi şartları maalesef ENTANSİF tarımına el vermiyor. FINDIK ÜRÜNÜNE ALTARNATİF Mİ?

Fındık Karadeniz bölgesine “Allahın, doğanın”bir lütfü dur. Ordu”da fındık mahsulünün yegâne ve tek alternatifi yine fındıktır. Fındık ürününün yerine alternatif ürün öneren Karadeniz bölgesine ihanet eder. Buna” arazi yapısı ve doğa”izin vermez. Alternatif ürün emek yoğun mu olacak? Tarlaya traktör girmiyorsa tarım sektörünün kendini amorti etme sansı bile yoktur. Son zamanlarda kivi Ordu tarımına uyum sağlamıştır. Soğuk hava deposu ve Pazar sorunu çözülmediğinden teknik bilgi ve donanım eksikliği yüzünden üreticiler çözüm arayışındalar.

Bu sektör ile , meyve suyu firmaları bir araya gelerek, fason üretim mi, meyve suyu fabrikalarına hammadde mi sağlanacak bir çözüme kavuşmalı.

ORDU SANAYİSİ;

Sanayinin temel taşları; Sermaye_müteşebbis.-Hammadde-Ulaşım-Enerji, konularına girmeden sanayi kollarını bir sıralayalım:

İMALAT SANAYİİ

1-Tüketim malları sanayi 2-Ara malı Üreten Sanayiler 3-Yatırım malı üreten sanayiler

Bu üç sanayi kollarının toplam 28 sanayi kolu olmasına rağmen bölgemiz de bu iki sektör de hammadde ve verim düşüklüğü yüzünden kapanmıştır. Ordu sanayicisi sanayiciliğe yeniden başlayacaktır







. ORDU DA SANAYİLEŞMEYİ GÜÇLEŞTİREN FAKTÖRLER:







1-SERMAYE YETERSİZLİĞİ



2-UZUN VADELİ KREDİVEREN MÜESSESELERİN YETERSİZLİĞİ



3-ALT YAPI NOKSANLIĞI



4-BÜROKRASİ ve MEVZUAT



5-İŞ VERİMİ DÜŞÜKLÜĞÜ.



6-HAMMADDE SIKINTISI







ORDU SANAYİLEŞMEYE NEREDEN BAŞLAYACAKTIR:







Çağımızın gelişmiş ülkeleri, önce hafif sanayi, diğer adı ile tüketim mallar sanayilerini kurarak kalkınmaya yönelmişlerdir. Bu tür sanayiler, az sermayeye ihtiyaç gösterdiği gibi, hammaddesini bölgeden ve yurt içinde tedarik ettiği ve ileri bir teknolojiyi gerektirmediği için ordu’nun ekonomik şartlarına uygundur. Nüfusun hızla artışı, gıda için, az gelişmiş bölge ekonomilerine uygundur. Nüfusun hızla artışı, gıda ve giyim sanayileri gibi hafif endüstri mallarına olan talebi yeterli seviyeye çıkarır.



Bölgemiz sanayine hammadde teşkil edecek sektörden var olan hammadde kaynaklarından başlanmalıdır.







SERMAYE YETERSİZLİĞİ NASIL AŞILIR:











Burada güven eksikliği var.Geçmiş dönemde halkın küçük yatımları , halka dönmedi.Küçük iştirakçiler hala küskün.!GÜVENSİZLİĞİN BAŞLADIĞI YERDE DOSLUKLAR YOK OLUR! Ordu halkının bankalarda çok korkunç birikimi var. Güven ve onlara yönetime katılma hakları verilirse SERMAYE SORUNU ÇÖZÜLÜR.







Enerji açığı tüm dünya ekonomisinin sorunudur.



1-Nehirlerimiz üzerine hidro elektrik santralleri kurulmalı.



2-AB ülkelerinde çevreye zarar vermediği için üretim aşaması hızla yayılan rüzgâr santralarının yapımının engellenmesi çok düşündürücüdür.



Avrupa elektrik enerjisinin yaklaşık % 3 ünü rüzgâr gücü ile karşılıyor. AB’ nin hedefi 2030 ‘da bu oranı % 22’ ye çıkarmak.



RÜZGAR GÜCÜ İLE ELEKTİRİK ÜRETEN FİRMALARA ÖZEL VE UZUN VADE KOLAYLIKLAR MUTLAKA SAĞLANMALI!







YABANCI YATIRIMCI ORDU’YA gelmeli.







Yabancı sermayeyi ordu’ya getirmek için vergi kanunlarında değişlik ve yabancı yatırımcıya farklı kolaylıklar ve muafiyetler getirilmesi lazım. Nehirler üzerine hidro elektrik santralleri kurmamız lazım. Teknik ve sermaye yabancı yatırımcı da hammadde yer ve iş gücü bizde. Elimizi taşın altına sokmalıyız! Henüz geç kalmadık.







TEŞVİK YASASI ORDU EKONOMİSİNE NE KAZANDIRDI?







Özel teşviklerle Ordu’da kişi başına geçen yıllar milli geliri 1400 Dolar olarak yakalayabildik. Ordu için teşvik yasası yeniden gözden Geçirilmeli. Bu bölgenin hammaddesini, ürününü mamul madde haline getirip ekonomiye kazandıran yatırımcıya özel teşvik yasası getirilmeli. Vergi muafiyeti en az 10 yıl olmalı.







TURİZİMDE ORDU’ nun ŞANSI:







Turizm sektörü diğer sektörlere olan uyarıcı etkisi ile, diğer sektörleri ateşleyen viakra, doğrudan ve dolaylı olarak ekonomiye olan önemli katkısının yanında, turizm yatırımları normal koşullarda geri dönüşümü uzun yıllar alan, sermaye hasıla oranı yüksek DUDAKTAN ÇIKAN söze son derece duyarlı ve kırılgan bir yapıya sahiptir. Girişimciler için riskli bir yatırımdır. Önemli ölçüde devlet desteğine ihtiyacı vardır.



Turizm bakanlığı tarafından yapılan tespitlerde Türkiye sahillerinde en güzel ve çekici sahil kenti olarak ORDU birinci, Ünye sahil olarak birinci. Ordu Karadeniz Sahil Yoluna direnerek deniz kıyılarını bozdurmayan TEK İL dillerde efsane oldu.



Ordu turizmi dendiğinde aklımıza: A-Yeşilin her çeşit tonu. B-Deniz, C- Kum. D-Doğa.







Bu doğal turizm arzı hala Allahın bir lütfü olarak kaderine terk edilmiş durumda. Turist gelsin… Gelsin fakat nereye nasıl gelsin? Hala alt yapı, konaklama, kalifiye eleman ve Turizm için çekim merkezleri oluşturamadık. Son zamanlarda Ordu İl Kültür Turizm Müdürlüğünün gayret ve çalışmaları Turizm sektörüne yatırım yapanlara ışık tutmaktadır. Ordu Kıyı sahilleri halka kapalı. Halk deniz sahiline inemiyorsa turizm tesislerinde doluluk oranını yakalayamazsınız. Unutmayın ki İç turizm gelişmeden, dışardan yeni yatırımcı gelmez. TURİZM: Gelişme, bir kültür panoraması, bir hoşgörü oluşumudur. (kendimizi bu oluşumun neresine koyuyoruz?) TURİZM! TURİZM! DİYORUZ. SORUYORUM: HANİ BİR TANE SUNİ TURİZM ARZI?





A-Yaylalara bir adet çekim merkezi mi yaptık turist için?



B- Deniz kenarına mı?



C-Kent yakınlarına mı?



Nerede SU PARKLARI? Turizm tesislerinde animasyonlar?



Turiste Robinson Kruzo hayatı mı yaşatacaksınız?Turist kendisiyle barışık ve kendi kültür ve alışkanlıklarını gittiği yerde olanaklar imkanında yaşamak ister.Sevgisini paylaşmak ister(Sosyal yaşamı ) bu hususta bölge olarak hoşgörü alışkanlığınız nereye kadar?Bölgemizde 50 turist kafilesinin kalabileceği Yayla kültürü ve Yayla evleri var mı? Son zamanlarda turistik otellerimiz parmak ısırtırcasına har kulede yatırımlar tek sorun doluluk oranı



—Yürürken elektrikler yanacak. Elini uzattığın zaman havlu duvarda, dokunduğunda sıcak-soğuk su emrin de. Düğmeye basıyorsun Dünyaya açılan pencere İnternet emrinde. Yok diye bir şeyin olmadığı ortamdan turist getirmişsiniz. Bu olanaklardan turisti mahrum ederseniz turizm gelirlerinizden alacağınız paydan yakınmaya hakkınız var mı?



Deniz kumsallarında, alt yapı tesisleri yok! Eksik!



Yayla turizmi, sansa doğanın insafına bırakılmış!



Deniz-Doğa-Yayla ve Turizm çekim tesislerinde üç yüz-beş yüz turiste hizmet vereceğiniz her türlü donanıma sahip hizmet arzınız var ise turizm pastasından pay almanız mümkündür.Ordu’dan ayrılan turistlerin dedikleri tek cümle:SİZLER BU GÜZELLİKLERE LAYIK DEĞİLSİNİZ!Kalkınma-gelişme beyinde başlar kafa yapısında hoşgörüde bir gelişme olmadan turizmde gelişme sağlanamaz!



Devlet planlama Teşkilatının tespit ettiği bir raporda: Ordu da birlikte iş yapma alışkanlığı gelişmediği gibi, ferdi hareketler ön plana çıkıyor. Tespiti düşündürücüdür.



Buradan yurt içi ve yurt dışındaki gurbetçi Ordu’lulara çağrıda bulunuyorum. Dünyanın en güzel ülkesi Türkiye, Türkiye’nin en güzel yeri ORDU Memleketinize sahip çıkın ?









ORDU EKONOMİSİ YAPISI VE TEMEL SORUNLARI







(Bir iktisatcı gözüyle)







Ordu Türkiye haritasının doksanın da yer almış, en avantajlı özelliği önemli geçit yolları üzerinde bulunmasıdır, kara ve deniz ulaşımından imkânları bu güne kadar ekonomisine kazandıramamıştır.



Ordu”nun deniz kıyıları uzun olmakla birlikte bunlardan tarım ve sanayi yönünden istifade imkânları sınırlı kalmıştır.



Deniz ürünleri yönünden Karadeniz büyük bir potansiyele sahip olmakla birlikte teşkilatsızlık, kredi yokluğu, bilgisizlik gibi nedenlerle bu kesimden yeterince yararlanamıyoruz. Bölgemizde kapalı ekonomi düzeyinde tarımsal üretim kabuğunu kırıp mikro ekonomiden makro üretim seviyesine dönüşebilir mi? Bölgemizde emek yoğun olarak yapılan tarımsal üretimin makine gücü ile rekabet sansı olabilir mi? Son zamanlarda organik tarım gıda sektöründe Pazar payını hızla artırıyor olması kapalı ekonomiden makro ekonomik üretime geçebilir miyiz?



Yüze yakın balık çeşidinden 6–7 balık çeşidi türüne düştük. İç sularımızda, su ürünleri üretimi için, geniş bir potansiyel olduğu yapılan çalışmalardan ortaya çıkmıştır,



Arazinin engebeli oluşu, tarım bakımından verimsiz arazinin çoğalmasına sebep olmaktadır,



Ordu’da çiftçi traktörle tarlaya giremiyor. Traktörle tarım yapma imkânı % 5,7 dir. Gerçek usulde bir adet bile vergi mükellefi yoktur. Tarım dolaysıyla köyle şehri ayıran derin farklar sanayileşme ilerledikçe azalmakta, ekonomiyi ikiye ayıran düalite yok olmaktadır. Ordu iktisaden geliştikçe ve sanayileştikçe, buna bağlı olarak, tarım kesimi de değişmektedir. ORDU BUNU BAŞARAMADI!



İktisadi gelişme sonunda tarımda çalışan nüfus oranı düşmekle beraber, en ileri şehirlerde bile bu kesimin nüfus sayısı büyük rakamlara ulaşmaktadır, Ordu’da tarımdaki gizli işsizlik



Ve tarım ürünlerindeki fiyat istikrarsızlığı, mevcut ekilebilir tarım arazilerinin ekonomik olmaması nedeni ile her geçen gün atıl kalmaktadır. Sanayi kesimindeki işsizlik, genç nüfusun göç hızını artırdı. Karadeniz bölgesi başta Ordu olmak üzere dışarı ya göç verme oranında TÜRKİYE birinciliğine yükseldi.



Ordu tarım sektörünün Türkiye ekonomisi bakımından önemini gösteren ikinci kriter milli gelir içindeki oranıdır. Tarımsal gelir, Ordu’nun fındık ihracatı iki milyar dolar ile tarım ürünleri ihracat kaleminin ilk sırasına oturur.





Türkiye’nin ihracat yapan ilk 500 firması arasına giren 6 firmanın 5 adedi fındık ihracatındandır. Bu gerçek ortada iken maalesef son bir iki yılda fındık üzerinde oynanan oyunlar, fındık üreticisini çok zor bir durumda yakalamıştır,



ORDU tarım sektöründe verimi artırmak için daha fazla sermaye kullanan teknolojileri seçmek zorundadır, Modern tarım usullerini geliştirmek ve ENTANSİF tarım metodunun uygulanması sanayileşme ile beraber yürürse bir sonuca ulaşılır. Sanayileşme emeğin hammadde ile kaynaşmasını mümkün kılarak milli serveti artırır. Ordu’da arazi şartları maalesef ENTANSİF tarımına el vermiyor. FINDIK ÜRÜNÜNE ALTARNATİF Mİ?



Fındık Karadeniz bölgesine “Allahın, doğanın”bir lütfü dur. Ordu”da fındık mahsulünün yegâne ve tek alternatifi yine fındıktır. Fındık ürününün yerine alternatif ürün öneren Karadeniz bölgesine ihanet eder. Buna” arazi yapısı ve doğa”izin vermez. Alternatif ürün emek yoğun mu olacak? Tarlaya traktör girmiyorsa tarım sektörünün kendini amorti etme sansı bile yoktur. Son zamanlarda kivi Ordu tarımına uyum sağlamıştır. Soğuk hava deposu ve Pazar sorunu çözülmediğinden teknik bilgi ve donanım eksikliği yüzünden üreticiler çözüm arayışındalar.



Bu sektör ile , meyve suyu firmaları bir araya gelerek, fason üretim mi, meyve suyu fabrikalarına hammadde mi sağlanacak bir çözüme kavuşmalı.



ORDU SANAYİSİ;



Sanayinin temel taşları; Sermaye_müteşebbis.-Hammadde-Ulaşım-Enerji, konularına girmeden sanayi kollarını bir sıralayalım:



İMALAT SANAYİİ







1-Tüketim malları sanayi 2-Ara malı Üreten Sanayiler 3-Yatırım malı üreten sanayiler



Bu üç sanayi kollarının toplam 28 sanayi kolu olmasına rağmen bölgemiz de bu iki sektör de hammadde ve verim düşüklüğü yüzünden kapanmıştır. Ordu sanayicisi sanayiciliğe yeniden başlayacaktır







. ORDU DA SANAYİLEŞMEYİ GÜÇLEŞTİREN FAKTÖRLER:







1-SERMAYE YETERSİZLİĞİ



2-UZUN VADELİ KREDİVEREN MÜESSESELERİN YETERSİZLİĞİ



3-ALT YAPI NOKSANLIĞI



4-BÜROKRASİ ve MEVZUAT



5-İŞ VERİMİ DÜŞÜKLÜĞÜ.



6-HAMMADDE SIKINTISI







ORDU SANAYİLEŞMEYE NEREDEN BAŞLAYACAKTIR:







Çağımızın gelişmiş ülkeleri, önce hafif sanayi, diğer adı ile tüketim mallar sanayilerini kurarak kalkınmaya yönelmişlerdir. Bu tür sanayiler, az sermayeye ihtiyaç gösterdiği gibi, hammaddesini bölgeden ve yurt içinde tedarik ettiği ve ileri bir teknolojiyi gerektirmediği için ordu’nun ekonomik şartlarına uygundur. Nüfusun hızla artışı, gıda için, az gelişmiş bölge ekonomilerine uygundur. Nüfusun hızla artışı, gıda ve giyim sanayileri gibi hafif endüstri mallarına olan talebi yeterli seviyeye çıkarır.



Bölgemiz sanayine hammadde teşkil edecek sektörden var olan hammadde kaynaklarından başlanmalıdır.







SERMAYE YETERSİZLİĞİ NASIL AŞILIR:











Burada güven eksikliği var.Geçmiş dönemde halkın küçük yatımları , halka dönmedi.Küçük iştirakçiler hala küskün.!GÜVENSİZLİĞİN BAŞLADIĞI YERDE DOSLUKLAR YOK OLUR! Ordu halkının bankalarda çok korkunç birikimi var. Güven ve onlara yönetime katılma hakları verilirse SERMAYE SORUNU ÇÖZÜLÜR.







Enerji açığı tüm dünya ekonomisinin sorunudur.



1-Nehirlerimiz üzerine hidro elektrik santralleri kurulmalı.



2-AB ülkelerinde çevreye zarar vermediği için üretim aşaması hızla yayılan rüzgâr santralarının yapımının engellenmesi çok düşündürücüdür.



Avrupa elektrik enerjisinin yaklaşık % 3 ünü rüzgâr gücü ile karşılıyor. AB’ nin hedefi 2030 ‘da bu oranı % 22’ ye çıkarmak.



RÜZGAR GÜCÜ İLE ELEKTİRİK ÜRETEN FİRMALARA ÖZEL VE UZUN VADE KOLAYLIKLAR MUTLAKA SAĞLANMALI!







YABANCI YATIRIMCI ORDU’YA gelmeli.







Yabancı sermayeyi ordu’ya getirmek için vergi kanunlarında değişlik ve yabancı yatırımcıya farklı kolaylıklar ve muafiyetler getirilmesi lazım. Nehirler üzerine hidro elektrik santralleri kurmamız lazım. Teknik ve sermaye yabancı yatırımcı da hammadde yer ve iş gücü bizde. Elimizi taşın altına sokmalıyız! Henüz geç kalmadık.







TEŞVİK YASASI ORDU EKONOMİSİNE NE KAZANDIRDI?







Özel teşviklerle Ordu’da kişi başına geçen yıllar milli geliri 1400 Dolar olarak yakalayabildik. Ordu için teşvik yasası yeniden gözden Geçirilmeli. Bu bölgenin hammaddesini, ürününü mamul madde haline getirip ekonomiye kazandıran yatırımcıya özel teşvik yasası getirilmeli. Vergi muafiyeti en az 10 yıl olmalı.







TURİZİMDE ORDU’ nun ŞANSI:







Turizm sektörü diğer sektörlere olan uyarıcı etkisi ile, diğer sektörleri ateşleyen viakra, doğrudan ve dolaylı olarak ekonomiye olan önemli katkısının yanında, turizm yatırımları normal koşullarda geri dönüşümü uzun yıllar alan, sermaye hasıla oranı yüksek DUDAKTAN ÇIKAN söze son derece duyarlı ve kırılgan bir yapıya sahiptir. Girişimciler için riskli bir yatırımdır. Önemli ölçüde devlet desteğine ihtiyacı vardır.



Turizm bakanlığı tarafından yapılan tespitlerde Türkiye sahillerinde en güzel ve çekici sahil kenti olarak ORDU birinci, Ünye sahil olarak birinci. Ordu Karadeniz Sahil Yoluna direnerek deniz kıyılarını bozdurmayan TEK İL dillerde efsane oldu.



Ordu turizmi dendiğinde aklımıza: A-Yeşilin her çeşit tonu. B-Deniz, C- Kum. D-Doğa.







Bu doğal turizm arzı hala Allahın bir lütfü olarak kaderine terk edilmiş durumda. Turist gelsin… Gelsin fakat nereye nasıl gelsin? Hala alt yapı, konaklama, kalifiye eleman ve Turizm için çekim merkezleri oluşturamadık. Son zamanlarda Ordu İl Kültür Turizm Müdürlüğünün gayret ve çalışmaları Turizm sektörüne yatırım yapanlara ışık tutmaktadır. Ordu Kıyı sahilleri halka kapalı. Halk deniz sahiline inemiyorsa turizm tesislerinde doluluk oranını yakalayamazsınız. Unutmayın ki İç turizm gelişmeden, dışardan yeni yatırımcı gelmez. TURİZM: Gelişme, bir kültür panoraması, bir hoşgörü oluşumudur. (kendimizi bu oluşumun neresine koyuyoruz?) TURİZM! TURİZM! DİYORUZ. SORUYORUM: HANİ BİR TANE SUNİ TURİZM ARZI?





A-Yaylalara bir adet çekim merkezi mi yaptık turist için?



B- Deniz kenarına mı?



C-Kent yakınlarına mı?



Nerede SU PARKLARI? Turizm tesislerinde animasyonlar?



Turiste Robinson Kruzo hayatı mı yaşatacaksınız?Turist kendisiyle barışık ve kendi kültür ve alışkanlıklarını gittiği yerde olanaklar imkanında yaşamak ister.Sevgisini paylaşmak ister(Sosyal yaşamı ) bu hususta bölge olarak hoşgörü alışkanlığınız nereye kadar?Bölgemizde 50 turist kafilesinin kalabileceği Yayla kültürü ve Yayla evleri var mı? Son zamanlarda turistik otellerimiz parmak ısırtırcasına har kulede yatırımlar tek sorun doluluk oranı



—Yürürken elektrikler yanacak. Elini uzattığın zaman havlu duvarda, dokunduğunda sıcak-soğuk su emrin de. Düğmeye basıyorsun Dünyaya açılan pencere İnternet emrinde. Yok diye bir şeyin olmadığı ortamdan turist getirmişsiniz. Bu olanaklardan turisti mahrum ederseniz turizm gelirlerinizden alacağınız paydan yakınmaya hakkınız var mı?



Deniz kumsallarında, alt yapı tesisleri yok! Eksik!



Yayla turizmi, sansa doğanın insafına bırakılmış!



Deniz-Doğa-Yayla ve Turizm çekim tesislerinde üç yüz-beş yüz turiste hizmet vereceğiniz her türlü donanıma sahip hizmet arzınız var ise turizm pastasından pay almanız mümkündür.Ordu’dan ayrılan turistlerin dedikleri tek cümle:SİZLER BU GÜZELLİKLERE LAYIK DEĞİLSİNİZ!Kalkınma-gelişme beyinde başlar kafa yapısında hoşgörüde bir gelişme olmadan turizmde gelişme sağlanamaz!



Devlet planlama Teşkilatının tespit ettiği bir raporda: Ordu da birlikte iş yapma alışkanlığı gelişmediği gibi, ferdi hareketler ön plana çıkıyor. Tespiti düşündürücüdür.



Buradan yurt içi ve yurt dışındaki gurbetçi Ordu’lulara çağrıda bulunuyorum. Dünyanın en güzel ülkesi Türkiye, Türkiye’nin en güzel yeri ORDU Memleketinize sahip çıkın ?









ORDU EKONOMİSİ YAPISI VE TEMEL SORUNLARI







(Bir iktisatcı gözüyle)







Ordu Türkiye haritasının doksanın da yer almış, en avantajlı özelliği önemli geçit yolları üzerinde bulunmasıdır, kara ve deniz ulaşımından imkânları bu güne kadar ekonomisine kazandıramamıştır.



Ordu”nun deniz kıyıları uzun olmakla birlikte bunlardan tarım ve sanayi yönünden istifade imkânları sınırlı kalmıştır.



Deniz ürünleri yönünden Karadeniz büyük bir potansiyele sahip olmakla birlikte teşkilatsızlık, kredi yokluğu, bilgisizlik gibi nedenlerle bu kesimden yeterince yararlanamıyoruz. Bölgemizde kapalı ekonomi düzeyinde tarımsal üretim kabuğunu kırıp mikro ekonomiden makro üretim seviyesine dönüşebilir mi? Bölgemizde emek yoğun olarak yapılan tarımsal üretimin makine gücü ile rekabet sansı olabilir mi? Son zamanlarda organik tarım gıda sektöründe Pazar payını hızla artırıyor olması kapalı ekonomiden makro ekonomik üretime geçebilir miyiz?



Yüze yakın balık çeşidinden 6–7 balık çeşidi türüne düştük. İç sularımızda, su ürünleri üretimi için, geniş bir potansiyel olduğu yapılan çalışmalardan ortaya çıkmıştır,



Arazinin engebeli oluşu, tarım bakımından verimsiz arazinin çoğalmasına sebep olmaktadır,



Ordu’da çiftçi traktörle tarlaya giremiyor. Traktörle tarım yapma imkânı % 5,7 dir. Gerçek usulde bir adet bile vergi mükellefi yoktur. Tarım dolaysıyla köyle şehri ayıran derin farklar sanayileşme ilerledikçe azalmakta, ekonomiyi ikiye ayıran düalite yok olmaktadır. Ordu iktisaden geliştikçe ve sanayileştikçe, buna bağlı olarak, tarım kesimi de değişmektedir. ORDU BUNU BAŞARAMADI!



İktisadi gelişme sonunda tarımda çalışan nüfus oranı düşmekle beraber, en ileri şehirlerde bile bu kesimin nüfus sayısı büyük rakamlara ulaşmaktadır, Ordu’da tarımdaki gizli işsizlik



Ve tarım ürünlerindeki fiyat istikrarsızlığı, mevcut ekilebilir tarım arazilerinin ekonomik olmaması nedeni ile her geçen gün atıl kalmaktadır. Sanayi kesimindeki işsizlik, genç nüfusun göç hızını artırdı. Karadeniz bölgesi başta Ordu olmak üzere dışarı ya göç verme oranında TÜRKİYE birinciliğine yükseldi.



Ordu tarım sektörünün Türkiye ekonomisi bakımından önemini gösteren ikinci kriter milli gelir içindeki oranıdır. Tarımsal gelir, Ordu’nun fındık ihracatı iki milyar dolar ile tarım ürünleri ihracat kaleminin ilk sırasına oturur.





Türkiye’nin ihracat yapan ilk 500 firması arasına giren 6 firmanın 5 adedi fındık ihracatındandır. Bu gerçek ortada iken maalesef son bir iki yılda fındık üzerinde oynanan oyunlar, fındık üreticisini çok zor bir durumda yakalamıştır,



ORDU tarım sektöründe verimi artırmak için daha fazla sermaye kullanan teknolojileri seçmek zorundadır, Modern tarım usullerini geliştirmek ve ENTANSİF tarım metodunun uygulanması sanayileşme ile beraber yürürse bir sonuca ulaşılır. Sanayileşme emeğin hammadde ile kaynaşmasını mümkün kılarak milli serveti artırır. Ordu’da arazi şartları maalesef ENTANSİF tarımına el vermiyor. FINDIK ÜRÜNÜNE ALTARNATİF Mİ?



Fındık Karadeniz bölgesine “Allahın, doğanın”bir lütfü dur. Ordu”da fındık mahsulünün yegâne ve tek alternatifi yine fındıktır. Fındık ürününün yerine alternatif ürün öneren Karadeniz bölgesine ihanet eder. Buna” arazi yapısı ve doğa”izin vermez. Alternatif ürün emek yoğun mu olacak? Tarlaya traktör girmiyorsa tarım sektörünün kendini amorti etme sansı bile yoktur. Son zamanlarda kivi Ordu tarımına uyum sağlamıştır. Soğuk hava deposu ve Pazar sorunu çözülmediğinden teknik bilgi ve donanım eksikliği yüzünden üreticiler çözüm arayışındalar.



Bu sektör ile , meyve suyu firmaları bir araya gelerek, fason üretim mi, meyve suyu fabrikalarına hammadde mi sağlanacak bir çözüme kavuşmalı.



ORDU SANAYİSİ;



Sanayinin temel taşları; Sermaye_müteşebbis.-Hammadde-Ulaşım-Enerji, konularına girmeden sanayi kollarını bir sıralayalım:



İMALAT SANAYİİ







1-Tüketim malları sanayi 2-Ara malı Üreten Sanayiler 3-Yatırım malı üreten sanayiler



Bu üç sanayi kollarının toplam 28 sanayi kolu olmasına rağmen bölgemiz de bu iki sektör de hammadde ve verim düşüklüğü yüzünden kapanmıştır. Ordu sanayicisi sanayiciliğe yeniden başlayacaktır







. ORDU DA SANAYİLEŞMEYİ GÜÇLEŞTİREN FAKTÖRLER:







1-SERMAYE YETERSİZLİĞİ



2-UZUN VADELİ KREDİVEREN MÜESSESELERİN YETERSİZLİĞİ



3-ALT YAPI NOKSANLIĞI



4-BÜROKRASİ ve MEVZUAT



5-İŞ VERİMİ DÜŞÜKLÜĞÜ.



6-HAMMADDE SIKINTISI







ORDU SANAYİLEŞMEYE NEREDEN BAŞLAYACAKTIR:







Çağımızın gelişmiş ülkeleri, önce hafif sanayi, diğer adı ile tüketim mallar sanayilerini kurarak kalkınmaya yönelmişlerdir. Bu tür sanayiler, az sermayeye ihtiyaç gösterdiği gibi, hammaddesini bölgeden ve yurt içinde tedarik ettiği ve ileri bir teknolojiyi gerektirmediği için ordu’nun ekonomik şartlarına uygundur. Nüfusun hızla artışı, gıda için, az gelişmiş bölge ekonomilerine uygundur. Nüfusun hızla artışı, gıda ve giyim sanayileri gibi hafif endüstri mallarına olan talebi yeterli seviyeye çıkarır.



Bölgemiz sanayine hammadde teşkil edecek sektörden var olan hammadde kaynaklarından başlanmalıdır.







SERMAYE YETERSİZLİĞİ NASIL AŞILIR:











Burada güven eksikliği var.Geçmiş dönemde halkın küçük yatımları , halka dönmedi.Küçük iştirakçiler hala küskün.!GÜVENSİZLİĞİN BAŞLADIĞI YERDE DOSLUKLAR YOK OLUR! Ordu halkının bankalarda çok korkunç birikimi var. Güven ve onlara yönetime katılma hakları verilirse SERMAYE SORUNU ÇÖZÜLÜR.







Enerji açığı tüm dünya ekonomisinin sorunudur.



1-Nehirlerimiz üzerine hidro elektrik santralleri kurulmalı.



2-AB ülkelerinde çevreye zarar vermediği için üretim aşaması hızla yayılan rüzgâr santralarının yapımının engellenmesi çok düşündürücüdür.



Avrupa elektrik enerjisinin yaklaşık % 3 ünü rüzgâr gücü ile karşılıyor. AB’ nin hedefi 2030 ‘da bu oranı % 22’ ye çıkarmak.



RÜZGAR GÜCÜ İLE ELEKTİRİK ÜRETEN FİRMALARA ÖZEL VE UZUN VADE KOLAYLIKLAR MUTLAKA SAĞLANMALI!







YABANCI YATIRIMCI ORDU’YA gelmeli.







Yabancı sermayeyi ordu’ya getirmek için vergi kanunlarında değişlik ve yabancı yatırımcıya farklı kolaylıklar ve muafiyetler getirilmesi lazım. Nehirler üzerine hidro elektrik santralleri kurmamız lazım. Teknik ve sermaye yabancı yatırımcı da hammadde yer ve iş gücü bizde. Elimizi taşın altına sokmalıyız! Henüz geç kalmadık.







TEŞVİK YASASI ORDU EKONOMİSİNE NE KAZANDIRDI?







Özel teşviklerle Ordu’da kişi başına geçen yıllar milli geliri 1400 Dolar olarak yakalayabildik. Ordu için teşvik yasası yeniden gözden Geçirilmeli. Bu bölgenin hammaddesini, ürününü mamul madde haline getirip ekonomiye kazandıran yatırımcıya özel teşvik yasası getirilmeli. Vergi muafiyeti en az 10 yıl olmalı.







TURİZİMDE ORDU’ nun ŞANSI:







Turizm sektörü diğer sektörlere olan uyarıcı etkisi ile, diğer sektörleri ateşleyen viakra, doğrudan ve dolaylı olarak ekonomiye olan önemli katkısının yanında, turizm yatırımları normal koşullarda geri dönüşümü uzun yıllar alan, sermaye hasıla oranı yüksek DUDAKTAN ÇIKAN söze son derece duyarlı ve kırılgan bir yapıya sahiptir. Girişimciler için riskli bir yatırımdır. Önemli ölçüde devlet desteğine ihtiyacı vardır.



Turizm bakanlığı tarafından yapılan tespitlerde Türkiye sahillerinde en güzel ve çekici sahil kenti olarak ORDU birinci, Ünye sahil olarak birinci. Ordu Karadeniz Sahil Yoluna direnerek deniz kıyılarını bozdurmayan TEK İL dillerde efsane oldu.



Ordu turizmi dendiğinde aklımıza: A-Yeşilin her çeşit tonu. B-Deniz, C- Kum. D-Doğa.







Bu doğal turizm arzı hala Allahın bir lütfü olarak kaderine terk edilmiş durumda. Turist gelsin… Gelsin fakat nereye nasıl gelsin? Hala alt yapı, konaklama, kalifiye eleman ve Turizm için çekim merkezleri oluşturamadık. Son zamanlarda Ordu İl Kültür Turizm Müdürlüğünün gayret ve çalışmaları Turizm sektörüne yatırım yapanlara ışık tutmaktadır. Ordu Kıyı sahilleri halka kapalı. Halk deniz sahiline inemiyorsa turizm tesislerinde doluluk oranını yakalayamazsınız. Unutmayın ki İç turizm gelişmeden, dışardan yeni yatırımcı gelmez. TURİZM: Gelişme, bir kültür panoraması, bir hoşgörü oluşumudur. (kendimizi bu oluşumun neresine koyuyoruz?) TURİZM! TURİZM! DİYORUZ. SORUYORUM: HANİ BİR TANE SUNİ TURİZM ARZI?





A-Yaylalara bir adet çekim merkezi mi yaptık turist için?



B- Deniz kenarına mı?



C-Kent yakınlarına mı?



Nerede SU PARKLARI? Turizm tesislerinde animasyonlar?



Turiste Robinson Kruzo hayatı mı yaşatacaksınız?Turist kendisiyle barışık ve kendi kültür ve alışkanlıklarını gittiği yerde olanaklar imkanında yaşamak ister.Sevgisini paylaşmak ister(Sosyal yaşamı ) bu hususta bölge olarak hoşgörü alışkanlığınız nereye kadar?Bölgemizde 50 turist kafilesinin kalabileceği Yayla kültürü ve Yayla evleri var mı? Son zamanlarda turistik otellerimiz parmak ısırtırcasına har kulede yatırımlar tek sorun doluluk oranı



—Yürürken elektrikler yanacak. Elini uzattığın zaman havlu duvarda, dokunduğunda sıcak-soğuk su emrin de. Düğmeye basıyorsun Dünyaya açılan pencere İnternet emrinde. Yok diye bir şeyin olmadığı ortamdan turist getirmişsiniz. Bu olanaklardan turisti mahrum ederseniz turizm gelirlerinizden alacağınız paydan yakınmaya hakkınız var mı?



Deniz kumsallarında, alt yapı tesisleri yok! Eksik!



Yayla turizmi, sansa doğanın insafına bırakılmış!



Deniz-Doğa-Yayla ve Turizm çekim tesislerinde üç yüz-beş yüz turiste hizmet vereceğiniz her türlü donanıma sahip hizmet arzınız var ise turizm pastasından pay almanız mümkündür.Ordu’dan ayrılan turistlerin dedikleri tek cümle:SİZLER BU GÜZELLİKLERE LAYIK DEĞİLSİNİZ!Kalkınma-gelişme beyinde başlar kafa yapısında hoşgörüde bir gelişme olmadan turizmde gelişme sağlanamaz!



Devlet planlama Teşkilatının tespit ettiği bir raporda: Ordu da birlikte iş yapma alışkanlığı gelişmediği gibi, ferdi hareketler ön plana çıkıyor. Tespiti düşündürücüdür.



Buradan yurt içi ve yurt dışındaki gurbetçi Ordu’lulara çağrıda bulunuyorum. Dünyanın en güzel ülkesi Türkiye, Türkiye’nin en güzel yeri ORDU Memleketinize sahip çıkın ?

Mittwoch, 28. November 2007

özlü sözler

Dün mazi
yarın belki
seninle olduğum an
en güzeli

Tüm zamanlarda açan
nadide bir çiçektir yüreğimdeki
sevgin
her gün doğumun da sevgi ile
suladığım

Su

"Sudan ucuz" deyimi

Artık kullanılmaz olmuş...!
Neden ??

Bir pet şişe su kaça ?

Su ucuzmu ?

Doğada kirlenmeyen su kaynağı kaldı mı ki ..?

Günlerin getirdigi

Günesten önce ben olacagim islak kaldirimlarda
Söylenecek sözcüklerim olacak
Gecen yillara bayramlara
Tenine dokunamadigim aksamlarda
söyleyemedigim
ve
Aski yakalayamazsin
O saclarini oksayan
Yalanci bir meltem rüzgaridir
Tutsakligi sevmez

User Status

Du bist nicht angemeldet.

Kitap Listem

Aktuel Yazilar

SİLKELEMEK
Enflasyon ilkel toplumlardan günümüze kadar toplumların...
benhurfelek - 18. Mai, 17:01
DİYORUM Kİ !
Özgür, yaratıcı ve atılımcı birey olmak her insanın...
benhurfelek - 18. Mai, 16:59
İslam ve Kadın Hakları
Bugün ülkemizde yaşayan müslüman Türklerin çoğunluğu,...
benhurfelek - 18. Mai, 16:58
KARADENİZ NE ZENGİNİ?
KARADENİZ NE ZENGİNİ? Dünyada bulunan 10 bin bitki...
benhurfelek - 18. Mai, 16:56

benhurfelek - 18. Mai, 16:52
ORDU EKONOMİSİ YAPISI...
ORDU EKONOMİSİ YAPISI VE TEMEL SORUNLARI (Bir iktisatcı...
benhurfelek - 4. Feb, 22:39
özlü sözler
Dün mazi yarın belki seninle olduğum an en güzeli Tüm...
benhurfelek - 28. Nov, 21:16
Su
"Sudan ucuz" deyimi Artık kullanılmaz olmuş...! Neden...
benhurfelek - 28. Nov, 21:11

Suche

 

Status

Online seit 5991 Tagen
Zuletzt aktualisiert: 18. Mai, 17:01

Credits


Özlü sözler
Siirlerim
Yazilarim
Profil
Abmelden
Weblog abonnieren